| Sözlük Hematoloji Uzmanlık Derneği
Hastalık Sözlüğü


[   Tümü   A  B  C  Ç  D  E  F  G  H  I  İ  J  K  L  M  N  O  Ö  P  Q  R  S  Ş  T  U  Ü  V  W  X  Y  Z  ]

SÖZCÜKANLAMI
Akım sitometri

Hücre yüzeyindeki fluoresan işaretlere göre hücre tiplerinin sayıldığı bir yöntem. Akım sitometri mevcut lösemi, lenfoma veya myelom hücre tiplerinin belirlenmesinde sık kullanılır. Hücre yüzeyinde her bir hastalık alt tipine özgü belirteçler bulunur. Akım sitometri ile tedavi sonrasında kalan hastalık düzeyi de saptanabilir.

Akyuvar (beyaz küre)

Vücutta enfeksiyonlarla mücadele eden hücre türü. Akyuvarların iki esas türü vardır: mikropları sindiren hücreler (nötrofil ve monositler) ve enfeksiyona bağışıklık yanıtı veren lenfositler.

Allojenik kök hücre nakli

Kan ve bağışıklık hücrelerinin tekrar oluşmasını sağlayan bir tedavidir. Lösemi, lenfoma ve myelom tedavisinde uygulanan yoğun kemoterapi ve radyoterapi, aynı zamanda hastanın kök hücrelerini (kan ve bağışıklık hücrelerini oluşturan hücreler) de öldürür. Bu nedenle hastada yeterli sayıda kan ve bağışıklık hücresi üretilemez. Kanserin ortadan kaldırılması için ilaç tedavisi ve/veya radyoterapi uygulanmasının ardından hastanın kanına vericinin kök hücreleri nakledilir.

Verici genellikle varsa hastaya "uygun" bir kardeştir. Kardeşler verici olamıyorsa, kök hücreleri hastaya "uygun" bir yabancı da verici olabilir. Bu akraba dışı vericiler kök hücre bankaları veya kayıtlarından bulunabilir. Hastaya yüksek doz kemoterapi ve/veya radyoterapinin ardından kök hücre nakli yapılır. Nakledilen kök hücreler, hastanın kanından kemik iliğine gider.

Burada yeni hücreler oluşur ve alyuvar, akyuvar (bağışıklık hücreleri) ve trombosit kaynağı olarak görev alır. Nakledilen kök hücreler, hastanın hücreleriyle tam "uyumlu" olmayan bağışıklık hücreleri oluştururlar. (Hasta ve vericinin temel doku tipleri arasında uyum aranır, ancak alt doku tipleri uyumuna bakılmaz.) Bu nedenle, vericinin bağışıklık hücreleri hastanın kanser hücrelerinin alt doku tiplerine yabancı olarak kabul edip kanser hücrelerini öldürebilirler. Buna "greft versus kanser etkisi" denir. Allojenik kök hücre nakli genç hastalarda yaşlılara göre daha başarılıdır. Uygun verici olması durumunda, 60 yaşına kadar olan hastalarda hastanın genel sağlık durumu ve tedavi seçeneklerine bağlı olarak kök hücre nakli yapılabilir.
Alyuvar

Oksijen taşıyan ve tüm vücuda dağılmasını sağlayan kan hücreleri.

Anemi

Kandaki alyuvar sayısının normalin altına düşmesi. Alyuvarlar vücutta oksijen taşır. Şiddetli anemi, kişide solgunluk, çabuk yorulma ve hafif aktivitede bile nefes darlığına yol açabilir.

Antibiyotik

Bakteri veya mantarların neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan ilaçlar. Penisilin bir tür antibiyotiktir.

Aşı tedavisi

Lösemi, lenfoma ve myelom tedavisinde kullanımı araştırılan bir tedavi türü. Bu tür bir aşı hastalığı önlemez. Aşı, ilaç tedavisinden sonra kalan kanser hücrelerine karşı bağışıklık sisteminin etkinliğini arttırır.

Bağışıklık sistemi

Vücudu enfeksiyona karşı koruyan hücre ve proteinler.

Bağışıklık yanıtı

Enfeksiyona yol açan mikroorganizma, aşı veya allojenik kök hücre naklinde verilen başkasına ait hücreler gibi yabancı maddelere vücudun verdiği reaksiyon.

Başlangıç testi

Tedaviye başlanmadan önce veya takip sırasında bir ölçütün iyiye mi yoksa kötüye mi gittiğine karar vermek için yapılan tetkik.

BCR-ABL kanser geni

Dokuz numaralı kromozomun bir parçasının 22 numaralı kromozomun ucuna bağlanmasıyla oluşan mutant gen. BCR-ABL geni KML?ye yol açan proteinin üretilmesi için hücreye gerekli bilgileri verir.

Bekle ve gör

Hekimin şüphelenilen hastalığa karşı herhangi bir ilaç veya başka bir tür tedavi uygulamaksızın periyodik muayene ve laboratuar tetkikleriyle hastanın durumunu yakından takip ettiği yaklaşım. Hastalığın ilerlemediği veya çok yavaş ilerlediği, belirti bulunmayan hastalarda bekle ve gör yaklaşımı tercih edilebilir; ilaç kullanımı gerekene kadar hastaya ilaç tedavisi uygulanmamasını, böylece olası yan etkilerin önlenmesini sağlar. Bu yaklaşım, söz konusu özel durumlarda erken tedavinin yararlı olmadığının gösterildiği çalışmalara dayanmaktadır.

Belirti ve bulgu

Bulgu, hekimin muayene veya tetkik ile belirlediği değişikliktir. Belirti ise hastanın vücudunda gördüğü veya hissettiği değişikliktir.

Bence Jones proteini

Myelom hastalarının birçoğunun plazma veya idrarında bulunan ve myelom hücreleri tarafından üretilen bir protein. Bu protein aynı zamanda ?hafif zincir? olarak da adlandırılır; çünkü, ağır ve hafif zincirlerden oluşan immünglobulin molekülünün küçük bir bölümünü temsil etmektedir.

Benzen

Benzen hem doğal hem de yapay süreçlerle elde edilen ve yaygın olarak kullanılan bir kimyasal maddedir. Plastik, deterjan, böcek ilacı ve diğer kimyasal bileşiklerin üretiminde kullanılır. Çevre Koruma Ajansı (EPA) benzene uzun süre maruz kalmanın akut myeloid lösemi (AML)?ye yol açabileceğine karar vermiştir. İş Güvenliği ve Sağlık Dairesi (OHSA) ise günde 8 saat veya haftada 40 saatçalışma süresi içinde maruz kalınabilecek üst sınırı milyonda 1 kısım (1 ppm) olarak belirlemiştir.

Beta 2-mikroglobulin

Kan hücrelerinde bulunan ve plazmaya geçen bir protein. Beta 2-mikroglobulin düzeyinin ölçülmesi hastalığın derecesini belirmenin yollarından biridir. Yüksek düzeyde bulunması, tedavi uygulanmadığı takdirde hastalığın ilerleme eğilimi gösterebileceğine işaret eder.

Blast hücresi Kan oluşturan henüz olgunlaşmamış hücre.
Çekirdek

Hücrede kromozom ve genlerin bulunduğu bölüm.

Dalak

Vücudun sol tarafında, midenin yanında bulunan bir organ. Lenfosit içerir ve kanı yaşlı/yıpranmış hücrelerden temizler.

Dasatinib

?Tirozin kinaz inhibitörü? grubundan bir ilaç. Daha önceki imatinib tedavisine dirençli veya tedaviyi tolere edemeyen KML hastalarında kullanımı onaylanmıştır.

FDA

Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi?nin kısaltması. FDA ilaç çalışmalarının sonuçlarına bakarak ilacın güvenli ve etkili olup olmadığına karar verir.

FISH

Hücrelerde belirli bir kromozom veya genin bulunup bulunmadığını ölçen ?Fluoresan in situ hibridizasyon? testinin kısa adı. Bu test tedavi planlanması ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi amacıyla kullanılabilir.

Geç etkiler

Tedavi bitiminden aylar veya yıllar geçene kadar ortaya çıkmayan veya belirgin olmayan tıbbi sorunlar. Tedaviye bağlı kanser veya kalp hastalığı oluşması geç etkilere örnek olarak verilebilir.

Gen

Protein üretimi ile ilgili bilgileri veren hücre bölümü. Proteinler hücrelerin işlev görmesine yardımcı olur.

Gleevec

İmatinib mesilat?ın ticari ismi, ?tirozin kinaz inhibitörü? türü bir ilaç olup KML tedavisinde kullanımı onaylanmıştır.

Greft versus kanser etkisi

Allojenik kök hücre naklinde, vericinin kök hücreleri hastanın kanından kemik iliğine geçer. Yeni hücreler çoğalır ve alyuvar, akyuvar (bağışıklık hücreleri) ve trombosit kaynağı oluşturur. Verilen kök hücreler hastanın hücreleri ile tam olarak ?uyumlu? olmayan bağışıklık hücreleri oluştururlar. (Hasta ve vericinin temel doku tipleri arasında uyum aranır, ancak alt doku tipleri uyumuna bakılmaz.) Bu nedenle, vericinin bağışıklık hücreleri hastanın kanser hücrelerinin alt doku tiplerini yabancı kabul eder ve bu kanser hücrelerini öldürür. Bu olguya ?greft versus kanser etkisi? adı verilir.

Hafif zincirler

Myelomdaki monoklonal (M) proteinin bir parçası. Monoklonal immünglobulin (protein) genellikle normal immünglobulinde olduğu gibi, birbirine bağlı iki ağır (uzun) ve iki hafif (kısa) zincirden oluşur. Myelom hücreleri tarafından anormal immünglobulin üretimi, bazen immünglobulin molekülünün ağır veya hafif zincirinin üretilerek hücre dışına verilmesi ile sonuçlanır. Bunların her birinin miktarı plazmada ölçülebilir. Kısa zincirler böbreklerden geçebilecek kadar küçük olduklarından idrarda da tespit edilebilir.

Hastalık alt tipi

Lösemi, lenfoma, myelom, myelodisplastik sendrom ve diğer hastalıklarda hastalık formunu taımlamak için kullanılan bir terim. Hastaya ne tür bir tedavi uygulanacağının belirlenmesinde hastalık alt tipi önemlidir. Örneğin akut monositik lösemi, akut myeloid löseminin bir alt tipidir.

Hematolog

Kan hastalıklarını tedavi eden hekim.

Hematolojik yanıt (hematolojik remisyon)

Kandaki lösemi, lenfoma veya myelom hücre sayısının azalması ve alyuvar, akyuvar ve trombosit sayısının normal veya normale yakın olduğu tedavi yanıtı.

Hemoglobin

Alyuvarların oksijen taşıyan bölümü.

İlaç direnci

Tedavi için verilen ilacın işe yaramaması veya işe yaramamaya başlaması.

İmmünfenotipleme

Kan, kemik iliği veya lenf nodu hücre örneğinde belirli bir hücre tipini belirlemek için yapılan işlem. Hasta için en iyi tedavinin belirlenmesinde bu işlem yardımcı olabilir. Bazı immünfenotipleme örnekleri: myeloid lösemi hücreleri lenfositik lösemi hücrelerinden, normal lenfositler lösemik lenfositlerden ve B lenfositler T lenfositlerden ayırt edilebilir. İmmünfenotipleme ile ayrıca hastadaki hücrelerin monoklonal (tek bir malign hücre kaynaklı) olup olmadığı belirlenebilir.

İmmünglobulin (gama globulin)

Vücudun enfeksiyonlara karşı savaşmasına yardımcı olan, kandaki bir protein. B lenfositlerin (immünglobulin üreten bağışıklık hücreleri) tutulduğu bazı kan kanserlerine yakalanan hastalarda yeterince immünglobulin üretilemez. Tekrarlayan enfeksiyon riski taşıyan bu hastalarda enfeksiyonların önlenmesi veya tedavisi için immüngobulin (gama globulin) enjeksiyonu yapılabilir.

İndüksiyon tedavisi

Kan kanseri olan bir hastanın kemoterapi (veya radyoterapi) ile ilk tedavisi. İndüksiyon tedavisinin amacı, remisyon (hastalığın bulgu ve etkilerinin kaybolması) sağlayabilmek için mümkün olduğunca fazla sayıda kan kanseri hücresinin öldürülmesidir.

Kanser immünoterapisi

Kanser hücreleriyle mücadele etmek için bağışıklık hücrelerinin kullanılması. Lösemi, lenfoma ve myelom tedavisinde immünoterapilerin etkinliği araştırılmaktadır. Kanser aşısı immünoterapiye örnek olarak verilebilir. Bu tür aşılar kanseri önlemez, ancak bağışıklık hücrelerini ?eğiterek? kan kanseri hücrelerini tanımalarını ve bu hücrelere saldırmalarını sağlayabilir.

Kansere bağlı halsizlik (kanser tedavisine bağlı halsizlik)

Günlük yaşamı olumsuz etkileyen ve dinlenme veya iyi bir gece uykusu ile düzelmeyen olağandışı halsizlik.

Kateter

İntravenöz (IV) kemoterapi gören hastalar uzun süreli IV kateterden yarar görebilir. Bu kateterler ?tünelli kateterler?, ?santral yol?, kateterleri olarak adlandırılır. Uzun süre takılı kalabilen bu kateterler, hem hastanede hem de evde kullanıma uygundur. Kateterler, IV sıvı, kan ürünleri ve antibiyotik gibi diğer ilaçların verilmesi, ve tetkik için kan örneği alınması amacıyla da kullanılabilir. Kateterler genellikle göğüs duvarına yerleştirilir. Yerleştirme işlemi lokal anestezi altında yapılır. Kateterin yerleştirildiği yerdeki cilt iyileşene kadar bir veya iki dikiş bulunabilir. Enfeksiyonun önlenmesi için küçük, temiz sargılar sık sık değiştirilir. Kısa süreli kateterler ilaç vermek için kullanılan geçici damar yollarıdır. Bunlar da tünelli kateterler gibi kullanılır; ancak, hasta taburcu olurken çıkarılır. Kısa süreli kateterler hasta odasında takılabilir. Kateterin takılacağı yere lokal anestezi uygulanır. Boyun veya köprücük kemiğine yakın olan kateterin takılma yeri sargı ile kapatılır.

Kemik iliği

Kemiklerin iç kısmındaki süngerimsi merkez.

Kemik iliği aspirasyonu

Kemik iliğindeki hücreleri incelemek için yapılan bir tetkiktir. Kemik iliği aspirasyonu genellikle kemik iliği biyopsisi ile aynı zamanda yapılır. Bu tetkikler muayenehanede yapılabilir. İşlemde, özel bir iğne ile az miktarda kemik iliği alınır. İşlemden önce örneğin alınacağı kalça kemiğine anestezi uygulanır. Hücreler mikroskopla incelenerek normal olup olmadıklarına, normal değillerse anormalliğin ne olduğuna bakılır. Kemik iliğinde söz gelimi lösemi, lenfoma veya myelom hücreleri saptanabilir.

Kemik iliği biyopsisi

Kemik iliğindeki hücreleri incelemek için yapılan bir tetkiktir. Kemik iliği biyopsisi genellikle kemik iliği aspirasyonu ile birlikte yapılır. Bu tetkikler muayenehanede yapılabilir. İşlem, özel bir iğne ile az miktarda kemik iliği alınmasından ibarettir. İşlemden önce örneğin alınacağı kalça kemiğine anestezi uygulanır. Hücreler mikroskopla incelenerek normal olup olmadıklarına, normal değillerse anormalliğin ne olduğuna bakılır. Kemik iliğinde söz gelimi lösemi, lenfoma veya myelom hücreleri saptanabilir. Kemik iliği aspirasyonunun yanı sıra biyopsi yapılması önemlidir; çünkü, bazen kemik iliği aspirasyonu ile elde edilen örnek tanı koymak için yeterli olmayabilir.

Kemoterapi

Lösemi hücrelerini öldürmek için uygulanan ilaç tedavisi.

Klinik çalışma

Daha iyi bir tedavi geliştirmek amacıyla, gönüllü hastalarda yeni ilaç ve tedavilerin veya onaylanmış ilaç ve tedavilerin yeni kullanım alanlarının denendiği çalışma.

Konsolidasyon tedavisi

Akut lösemi tedavisinde indüksiyon tedavisinden sonra remisyondaki hastalara uygulanan ilaç tedavisi için kullanılan bir terim. Konsolidasyon tedavisinin amacı mümkün olduğunca fazla kanser hücresi öldürmektir.

Kök hücre

Kemik iliğinde bulunan ve alyuvar, akyuvar ve trombosit üreten hücre türü.

Kromozom

Hücrede genlerin yer aldığı bölüm. Genler hücrelere ne yapması gerektiği bilgisini veren yapılardır. Bir hücrede 22 çift kromozom ve iki cinsiyet kromozomu olmak üzere toplam 46 kromozom bulunur. Kadınlarda iki ?X? kromozomu, erkeklerde ise bir ?X? ve bir de ?Y? kromozomu bulunur.

Küçük lenfositik lenfoma (SLL)

Lenf nodlarında KLL(kronik lenfositer lösemi)?deki fiziksel değişikliklerin aynısının meydana geldiği hastalık. SLL ilk olarak lenf nodundaki bir lenfositte başlayarak birincil olarak lenf nodlarını tutar; ikincil olarak ise kemik iliği ve kan tutulumu meydana gelir. KLL ise kemik iliğindeki bir lenfositten başlar ve birincil olarak kemik iliği ve kan tutulumu; ikincil olarak ise lenf nodu tutulumu görülür.

Lenf damarları

Lenf nodlarını birbirine bağlayan kanallar. Lenf adı verilen, içinde lenfositlerin bulunduğu, bir lenf nodu bölgesinden diğerine giden sıvı. Lenf damarları kan damarları ile bağlantılı olup, lenfositlerin kana girmesini sağlar.

Lenf nodu

Çok sayıda lenfosit içeren ve lenf damarları adı verilen kanallar aracılığıyla birbirine bağlanan fasulye büyüklüğündeki yapılar. Lenf nodları vücudun her tarafında bulunur.

Lenfoblastik

Genç veya olgunlaşmamış lenfositler veya ?lenfoblast?ların neden olduğu kan hücresi hastalığını tanımlayan terim. Malign (kanserli) lenfoblastlar (olgunlaşmamış lenfosit) ile karakterize bir hastalık olan akut lenfoblastik lösemi örnek olarak verilebilir.

Lenfoma

Lenfosit, lenf nodu hücresi veya kemik iliği, sindirim sistemi, dalak, cilt veya başka bölgelerdeki lenf dokusundaki bir hücrede malign dönüşüm ile başlayan kanser türü.

Lenfosit

Savunma sisteminde yer alan bir akyuvar türü. Lenfositlerin üç esas tipi vardır: bakteri, mantar ve virüs enfeksiyonları ile mücadeleye yardım eden antikorları üreten B lenfositler; B lenfositlerin antikor üretimine yardımcı olmak gibi birçok görevi bulunan T lenfositler; virüs tarafından enfekte edilmiş hücreler veya tümör hücreleri ile mücadele eden doğal öldürücü (NK) hücreler.

Lenfositik

Lenfositlerin yol açtığı kan hastalığını tanımlayan terim. Malign (kanserli) lenfositlerin varlığıyla karakterize kronik lenfositik lösemi örnek olarak verilebilir. Bazen ?lenfoblastik? ile eşanlamlı olarak kullanılır.

Lökoferez

Akyuvar fazlasının bir makine aracılığıyla vücuttan uzaklaştırılması.

Lösemi

Kemik iliği ve kan kanserlerini içeren bir grup hastalık. Löseminin dört esas tipi vardır: akut lenfositik lösemi, akut myeloid lösemi, kronik lenfositik lösemi ve kronik myeloid lösemi.

M proteini (monoklonal protein)

Myelom hücreleri, monoklonal immünglobulin adı verilen, bazen M proteini olarak da adlandırılan bir protein üretir. M proteini, genellikle normal immünglobulinde olduğu gibi, birbirine bağlanmış ağır (uzun) ve hafif (kısa) zincirlerden oluşur. Kandaki M proteini miktarı laboratuarda ölçülebilir. Myelomun derecesinin belirlenmesi ve tedavinin etkilerinin izlenmesi için kullanılır.

Moleküler yanıt

PCR ile kan ve/veya kemik iliğinde hiç lösemi hücresinin saptanmadığı tedavi yanıtı, tam moleküler remisyon olarak adlandırılır.

Monoklonal antikor tedavisi

Kanser hücrelerini hedef alan ve öldüren bir tedavi türü. Monoklonal antikorlar laboratuarda üretilen bağışıklık proteinleridir. Belirli bir kan kanseri hücresini hedef alacak şekilde tasarlanmıştır. Normal dokularda kemoterapiden daha az yan tesire neden olurlar.

Monosit

Bir akyuvar türü. Monosit ve nötrofiller kandaki en önemli iki mikrop öldürücü hücredir.

Myeloablatif olmayan kök hücre nakli (mini nakil)

Yüksek doz kemoterapi uygulanmayan allojenik kök hücre nakli. Hastaya çeşitli ilaçlar verilerek bağışıklık sisteminin nakledilen kök hücreleri reddetmemesi sağlanır. Uzun vadede, nakledilen hücreler hastanın kan ve bağışıklık hücrelerinin yerini alır. Nakledilen hücreler ayrıca lösemi, lenfoma ve myelom hücreleriyle de mücadele eder. Nakledilen kök hücrelerin kan kanserine karşı savaşına sağlıklı hücreleri etkilemeden yardımcı olacak ilaçlar klinik çalışmalarda denenmektedir.

Myeloid (myelositik)

Kemik iliği kök hücresi veya kemik iliği erken progenitor hücresinden başlayan kan kanseri türünü tanımlamak için kullanılan terim. Kemik iliğinde başlayan kan kanserine lösemi adı verilir. Myeloid lösemiler genellikle lenfositleri doğrudan etkilemez. ?Myeloid?, ?myelositik? ve ?myelojen? terimleri bazen birbirlerinin yerine kullanılır.

Nilotinib

?Tirozin kinaz inhibitörü? grubundan bir başka ilaç . Daha önceki imatinib tedavisine dirençli veya tedaviyi tolere edemeyen bazı KML hastalarında kullanımı onaylanmıştır.

Nötrofil

Bir akyuvar türü. Nötrofil ve monositler kandaki başlıca mikrop öldüren ve enfeksiyona karşı savaşan hücrelerdir.

Nötropeni

Akyuvar türlerinden olan nötrofil düzeyinin normalin altına düşmesi.

Onkolog

Kanserli hastaları tedavi eden hekim.

Otolog kök hücre infüzyonu

Yoğun kemoterapi ve/veya radyoterapiden sonra hastanın kan ve bağışıklık hücrelerinin tekrar oluşturulması için kendi kök hücrelerinin kullanılması. Bu tedavi ?greft versus kanser etkisi?ne yol açmaz. Kök hücreler hasta remisyonda iken kan veya kemik iliğinden alınarak daha sonra kullanılmak üzere dondurulur. Kök hücreler çok yoğun kemoterapi ve/veya radyoterapi tedavisinden sonra hastanın vücudunun sağlıklı kan hücreleri üretmesine yardımcı olur. Saklanan bu kök hücreler, kemik iliğini harap eden yoğun kemoterapi ve/veya radyoterapi sonrası toplardamar yoluyla hastaya verilebilir.

Patolog

Biyopsi ile elde edilen hücre ve dokuları inceleyerek mevcut hastalığın türünü saptayan hekim.

PCR

Kandaki kan kanseri hücresi belirteçlerinin varlığını tespit eden ?polimeraz zincir reaksiyonu? adı verilen son derece hassas laboratuar testinin kısa adı. Sitogenetik yöntemlerle (örneğin FISH) saptanacak düzeyin altındaki kan kanser hücrelerini belirlemek için kullanılır.

Plazma

Kanın çoğu sudan oluşan ve bazı vitamin, mineral, protein, hormon ve doğal kimyasal maddeler içeren kısmı.

Port

Vücuda yerleştirilen port bir tür uzun süreli kateterdir. Göğüs ön duvarında cilt altına cerrahi olarak yerleştirilir. Yerleştirilen bölge iyileştikten sonra pansumana ve evde özel bir bakıma gerek kalmaz. İlaç verilmesi gerektiğinde hekim veya hemşire ciltten bir iğne aracılığıyla porta ulaşır. Port kullanılacağı zaman enjeksiyon bölgesine lokal anestezik krem uygulanabilir. Bu cihaz aracılığıyla kan alınabildiği gibi kan ürünleri de verilebilir.

Radyoimmünoterapi

Kanser hücrelerine radyoaktif madde taşıyarak ortadan kalkmalarını sağlayan antikorların kullanıldığı tedavi. Lenfoma ve lenfositik lösemi tedavisinde kullanılır.

Radyoterapi

Kanser hücrelerini öldürmek için x ışınları veya diğer yüksek enerjili ışınlar kullanılması.

Refrakter hastalık

Tedaviye yanıt vermeyen hastalık.

Remisyon

Hastalık bulgusu ve/veya belirtisi olmayan dönem.

Richter transformasyonu

KLL hastalarının küçük bir bölümünde görülebilen, daha hızlı ilerleyen bir KLL formuna dönüşüm.

Risk faktörü

Bir kişide hastalık veya rahatsızlık ortaya çıkma şansını arttıran faktör. Örneğin, sigara kullanmak akciğer kanseri açısından bir risk faktörüdür.

Sitogenetik analiz

Kemik iliği, kan ve lenf nodu hücrelerindeki kromozomların incelendiği laboratuvar testi için kullanılan terim. Hücrelerin kanser hücresi (malign) olup olmadığının doğrulanmasını sağlar ve elde edilen sonuçlar bazı durumlarda tedavi yoğunluğunun belirlenmesine rehberlik eder.

Sitogenetik yanıt (sitogenetik remisyon)

FISH testi ile kemik iliği ve/veya kanda lösemi, lenfoma veya myelom hücrelerinin tespit edilemediği tedavi yanıtı.

Sitokin

Hücreler tarafından üretilen ve diğer hücrelerin fonksiyonlarını arttıran (stimülasyon) veya azaltan (inhibisyon) doğal maddeler. Laboratuvarda sentetik sitokinler de üretilerek tedavide kullanılabilir. Hücre çoğalmasını uyaran sitokinler ?büyüme faktörleri? olarak da adlandırılır. Tedavi sırasında normal kan hücresi sayısına ulaşmak için kullanılabilir. Örneğin, granülosit-koloni uyarıcı faktör (G-CSF) nötrofil üretimini uyarmak için kullanılır; kemoterapi sonrası kandaki nötrofil sayısının düşük olduğu süreyi kısaltabilir. Alyuvar üretimini uyaran büyüme faktörleri, kemoterapi alan hastalarda şiddetli aneminin tedavisinde kullanılabilir. Diğer sitokinler bağışıklık sisteminin kanser hücreleriyle daha iyi mücadele etmesi için kullanılır. Bu amaçla kullanılan sitokinlere interferon ve interlökinler örnek olarak verilebilir.

Tam kan sayımı (CBC)

Kandaki alyuvar, akyuvar ve trombosit düzeyinin ölçüldüğü ve kan yaymasında hücrelerin görünümünün incelendiği bir dizi test. CBC, birçok hastalığın tanı ve takibinde kullanılır.

Tam remisyon

Tedavi sonrası hastanın sağlık durumunu belirtmek içn kulanılan bir terim. O hastalığa özgü standart testlerle hastalık bulgusu saptanmadığı, hastanın sağlığına kavuştuğu anlamına gelir.

Tanı

Hastanın belirti, bulgu ve tetkik sonuçlarına göre hastalığın veya rahatsızlığın belirlenmesi.

Trombosit

Kanamayı önleyen ve yaralanma sonrasında tıkaç oluşturarak kanamayı durduran kan hücresi türü.

Kan Pulcuklar

Trombositopeni

Trombosit sayısının normalin altına düşmesi

Uygun verici

Kök hücre nakli bekleyen bir hasta ile temel doku tipleri aynı olan kişi. Yoğun kanser tedavisi sonrasında hastaya vericiden alınan sağlıklı kök hücreler verilerek kan ve bağışıklık hücrelerinin tekrar üretilmesi sağlanabilir.

Uzun dönem etkiler

Tedavinin bitiminden aylar veya yıllar sonra hâlâ devam eden tıbbi sorunlar; örneğin kısırlık, çocuklarda büyüme problemleri, kanser tedavisine bağlı halsizlik.

Verici lenfosit infüzyonu

Kök hücre vericisinden alınan lenfosit türü akyuvarların damar yoluyla hastaya verildiği tedavi.

Yan etki

Tedavinin sağlıklı hücrelere etkisi nedeniyle ortaya çıkan belirti ve bulgular.

Yineleme veya relaps

Başarılı bir tedavi sonrasında hastalığın tekrar ortaya çıkması.