Londra'daki City Üniversitesi'nden araştırmacıların yürüttüğü çalışma, çoğu AB ülkesinde sezaryen doğumu oranlarının sürekli arttığını gösteriyor.
Araştırmada, bu durumun, dava açılması korkusu, ekonomik bakımdan kârlı olması, hamile kadınların sezaryen yöntemiyle doğum yapmayı talep etmesi ve sezaryenin güvenli olduğu görüşüyle açıklanabileceği kaydediliyor.
Sezaryen, genellikle ilk doğumlarını yapan annelerde, birden fazla bebek doğumu söz konusu olduğunda veya anne daha önce sezaryenle doğum yapmışsa uygulanıyor.
Araştırmaya göre doğumun başlamasından önce en fazla sezaryen planlaması % 38,8 ile Kıbrıs'ta, % 25 ile İtalya'da yapılıyor.
'Sezaryen acil bir müdahaledir'
Bu oran Finlandiya'da % 6,6, Hollanda'da % 7,7, Norveç'teyse % 6,6 düzeyinde.
İngiltere'de planlı sezaryen doğumları % 9, Galler ve İskoçya'da % 11, Kuzey İrlanda'daysa % 14,6 oranında.
Acil durumlarda sezaryene en fazla başvurulan ülke % 33 ile Romanya. İsveç'teyse bu oran % 8,6.
City Üniversitesi perinatal sağlık uzmanı Prof. Alison Macfarlane, sağlık görevlilerinin eldeki verilere dayanarak hareket ettikleri düşünülürse, sezaryen uygulaması konusunda ülkeler arasında bu kadar büyük farklılılar bulunmasını "hayret verici" diye niteledi.
İngiltere Kraliyet Ebelik Fakültesi'nde danışmanlık yapan Gail Johnson da, ülkeler arasındaki farklı uygulamaların sağlık sistemi modellerinin farklılığından ve ülkelerin nüfuslarındaki genel sağlık koşullarından kaynaklandığını söyledi.
İngiltere'deki sezaryen doğum sayısının hala biraz fazla yüksek olduğunu kaydeden Johnson, "Sezaryen bir acil müdahaledir. Normal doğumun gerçekleşemeyeceği görüldüğünde başvurulur." dedi.
Gail Johnson, sezaryen doğumun bir kişisel tercih olmaması gerektiğini; güvenli bir ameliyat olsa bile vajinal doğuma kıyasla daha fazla risk taşıdığını söyledi.
kaynak: www.medimagazin.com.tr