Kaynak: Milliyet
Hemen her konuda uzman doktor olduğunu biliyordum ama bu konunun uzmanlığı da ayrı bir alanmış. İki üniversitemiz, Resmi Gazete’ye ilan verirken, aradığı üroloji hocalarında, “Sildenafil sitrat konusunda çalışmış olmak” koşulunu şart koşmuş. Peki, bu ne anlama geliyor? Hem tıp doktoru hem de hukukçu olan Erkin Göçmen, bu konuya ciddi anlamda kafa yormuş ve cevabını aramış. Ortaya çıkan tablo ise ilginç mi ilginç!
Hangi üniversiteler? “SÜ ve MKÜ’nün Resmi Gazete’ye verdikleri ilanlara bakılırsa bu üniversitelerimize sildenafil sitrat yani Viagra konusunda ‘tecrübesi’ ve ‘çalışması’ olan üroloji doçenti aranıyor. Şüphesiz bir üniversite, böyle bir niteliği olan üroloji doçenti istihdam etmek istiyorsa; bunun doğal olarak bilimsel ve toplumsal bir ihtiyaçtan kaynaklandığına inanmamız gerekir. Ancak bu üniversitelerimizin bulunduğu illerimizde Viagra uzmanı ürolog ihtiyacı olduğunu gösteren bir delil yok. Ne profesör, ne doçent ne de uzman... Eğer durum böyleyse devletin Resmi Gazete’sinde bu ilan neden yayımlandı? Aslında cevabı son derece basit: Bu ilanların gerçek amacı, rektörlerin sözde bilimsel bir gereklilik görüntüsü vererek üniversitelerine atamak istedikleri doçentlerin özelliklerini tarif etmeye çalışmalarıdır. Çünkü üniversite yönetimleri hiçbir atama kazaya belaya maruz kalsın istemiyor. Bunun için de ataması yapılacak kişinin bir makalesi öne çıkarılarak, bu makaledeki konuda tecrübesi veya çalışması olan bir kişinin arandığı yönünde ilanlar veriliyor. Oysa bir atamada liyakat önemliyse bunun en çok aranacağı yer akademidir. YÖK Kanunu’nun 25. maddesinde, bir üniversitede açık bulunan doçentlik kadrosu varsa, bu kadroya atama yapılmadan önce bu durumun rektörlükçe ilan edilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Böylece kadroya atanmak isteyen herkesin müracaatına imkân sağlanır ki akademik yarışta daha nitelikli olan kişiler istedikleri konuma gelebilsin. Akabinde müracaat eden adayların durumlarını incelemek üzere rektör tarafından bir profesörler heyeti oluşturulur. Bu profesörler, adaylar hakkında değerlendirmelerini raporlar ve bu değerlendirmeye göre atama yapılır.
Rektörün takdir hakkı? Akademik atamalarda rektörlerin takdir hakkı yoktur. Neticede en liyakatli kimse, o isim belirlenir ve atanır. Birden fazla müracaat halinde mutlaka bu isimler niteliklerine göre nesnel bir mukayeseye tabi tutulur ve ataması yapılacak kişi buna göre belirlenir. Ancak 2008’de rektörlerin Viagra uzmanı doçent istihdamına da imkân sağlayan bir yasal değişiklik yapıldı. Buna göre; üniversitelere, akademik kadrolara atama yaparken ek koşullar belirleyebilme yetkisi tanındı. Ancak bu ek koşulun geçerli olabilmesi için üniversitelerin Yükseköğretim Kurulu’nun onayını almaları zorunluluğu bulunuyor. Üroloji doçentinde Viagra çalışması yapmış olma şartı aranmasına yönelik ek koşulun yasal dayanağı işte bu 2008 yılı değişikliğidir. Aslında atamalarda ek koşul öngörülmesine imkân tanıyan 2008 yılı değişikliği de keyfilik anlamına gelmiyor. Şayet bir üniversite atamada ek koşul getiriyorsa bunun mutlaka bilimsel niteliği artırma amacına yönelik olması ve en önemlisi de nesnel ve denetlenebilir olması gerekiyor.
YÖK ne diyor? Nesnellik bu ek koşulun herkesçe uygun görülebilecek, makul ve dahası bilimsel bir gerekçesinin olması anlamına gelmektedir. Denetlenebilirlik ise bu gerekçenin haklı sebeplerinin somut dayanaklarının ortaya konulabilmesidir. Bu bakımdan bir üniversite atayacağı doçentte ek koşul arıyorsa, bunun bilimsel niteliği nasıl artıracağını ve gerçekten de bu ek koşulun hangi makul ve bilimsel bir ihtiyaçtan kaynaklandığının somut sebeplerini ortaya koyması gerekiyor. Şimdi Viagra uzmanı arayan üniversitelerin rektörlerinin ve bu ek koşula izin veren YÖK başkanı ve üyelerinin bu sebepleri, örneğin neden mesane kanseri konusunda deneyimli olan birini değil de Viagracı bir doçent tercih ettiklerinin gerekçesini göstermelerini bekliyoruz...” Özetin özeti: Bir Viagra tartışmamız eksikti!..