Cuma, 17 Ocak 2014
ANKARA - Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Erdoğan Çolak, ilacın ucuz ama ucuz olduğu nispette de bulunabilir ve kaliteli olması gerektiğini vurgulayarak, ''Yani bu 3 parametre bir aradaysa ilaçla ilgili doğru işler yapılıyor demektir, ilacın kalitesi bozuluyorsa, bulunabilirliği ortadan kalkıyorsa ucuzluğu önemli değildir'' dedi.
Çolak, düzenlediği basın toplantısında, 2013 yılında sağlık alanını önemli öçüde etkileyen konuların başında tamamlayıcı sağlık sigortasının geldiğini, tamamlayıcı sağlık sigortası ile genel sağlık sigortasının kapsama alanının daraltıldığını, yeni bir prim toplama olgusunun vatandaşın ve sosyal güvenlik kurumlarının gündemine girdiğini söyledi.
Çolak, ''Sağlık alanını daraltan tamamlayıcı sağlık sigortasını, Türkiye açısından çok doğru bulmuyoruz. Bu yurt dışında, Avrupa'da var ama Avrupa'ya baktığımızda buradaki kişi başına düşen milli gelirle Türkiye'de asgari ücretle geçinenlere baktığımızda, burada ekstra bir primin ortaya çıkarılması, sağlık açısından doğru bir yaklaşım değil diye düşünüyoruz'' dedi.
TEB Başkanı Çolak, sağlık alanında tüm bilgilerin internet ortamında toplanması ve bu bilgilerin başka birimlerle paylaşılarak, bunlardan gelir elde edilmesinin hasta hakları açısından doğru bir yaklaşım olmadığını savundu.
-İlaç fiyatları
İlaç fiyatlarında 2004 yılından bu yana düşüşler yaşandığına, fiyatların söz konusu tarihten bugüne 300 kez düştüğüne dikkati çeken Çolak, şunları kaydetti:
''2004 yılında 70, 80, 100 lira olan ilaçlar bugün 5,6,7 lira civarına düştü. Biz bir sağlık meslek örgütü olarak ilaç fiyatının düşmesini elbette destekliyoruz. Ancak bizim temel olarak bakış açımız şudur: ilaç ucuz olmadır, ama ilaç ucuz olduğu nispette de bulunabilir olmalıdır, bulunabilir olduğu nispette de kaliteli olmadır. Yani bu 3 parametre bir aradaysa ilaçla ilgili doğru işler yapılıyor demektir. Yoksa tek başına ilacı ucuzlatma ilaçta bu tür sorunlara yol açabilir.
Yani ilacın kalitesi bozuluyorsa, ilacın ucuzluğu hiç önemli değildir, bulunabilirliği ortadan kalkıyorsa yine ucuzluğu önemli değildir. İlaç ucuz olmalıdır ama aynı zamanda bulunabilir ve kaliteli olmalıdır, bu bizim için vazgeçilmezdir. O yüzden 2004 yılından bugüne uygulanan politika, bugün geldiğimiz noktada 75 kalem ilacın piyasada bulunmamasını sağlıyor, yaklaşık 136 kalem ilacın da üretilmemesini sağlıyor, sadece fiyat politikası üzerinden giden bir sağlık politikası anlayışı yüzünden. Bu parametrenin dikkatle titizlikle incelenmesi gerekiyor.''
Piyasada bulunmayan 75 kalem ilacın bir kısmının kardiyovasküler ilaçlar, antiromatizmal, antideprasan ilaçlar, bir kısmının da antibiyotiklerden oluştuğunu belirten Çolak, bir de çok ucuzladığı için üretilmeyen ilaçlar olduğuna işaret etti.
-Ruhsatı olmayan ilaçların getirtilmesi
Ruhsatı olmayan ilaçların TEB tarafından getirtilmesi konusuna da değinen Çolak, kendilerinin bir sağlık meslek örgütü olduğunu, ilaç satmak gibi bir yükümlülüklerinin bulunmadığını söyledi. Çolak, şöyle devam etti:
''Türkiye'de ruhsatı olmayan ürünlerin ilaç firmaları tarafından değil, çeşitli birimler tarafından getirilip, kaçak yollarla nereden, nasıl getirtildiği nasıl üretildiği belli olmayan ilaçların çok da fahiş fiyatlarla vatandaşa verilmesinin önlenmesi için 1997'de Sağlık Bakanlığı ile ilk defa bir toplantı yaptık. 2007'den itibaren de TEB getirmeye başladı. O zaman hiç bir problem yoktu çünkü volüm düşüktü, piyasada bu bulunmayan ilaçlar çoğu insan ve hekimler tarafından bilinmiyordu.
Ama şimdi volüm yükselince birileri buraya göz dikmeye başladı. Onun için bu olay da tartışılıyor bizim için gerçekten burada ilaçların bir an önce ruhsatının verilmesi ve eczaneden bunun vatandaşa ulaştırılması birlik olarak dileğimizdir ancak bunun özelleştirilerek piyasaya açılması hem volümü artıracaktır hem de piyasaya çok daha yeni ilaçların girmesini sağlayacaktır. Bu da kamu maliyesini en az bugünkünün iki katı kadar etkileyecektir.''
Çolak, sağlık ve ilaç bütçesi tartışılırken, Türk Eczacıları Birliği ve Türk Tabipler Birliği gibi diğer paydaşlarla da paylaşılmasında ve buna yönelik doğru bütçelendirmenin yapılmasında yarar olduğunu düşündüklerine dikkati çekti.
Eczacılık fakültelerinin de kalitesinden ödün verilmemesi gerektiğini anlatan Çolak, "Eczacılık sadece eczane alanı değil, üretim, üniversite, hastane alanıdır. Plansız programsız yanlış politikalar sonucunda eğitimli ama çok vasfı olmayan insan yetiştiriyoruz'' şeklinde konuştu.