Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ev sahipliğinde Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK) tarafından düzenlenen “Tıp ve Sağlık Bilimlerinde Öncelikli Sorunlar ve Çözüm Önerileri Çalıştayı”, 8-9 Mart 2013 tarihlerinde Afyonkarahisar İkbal Termal Otel’de gerçekleştirildi.
Çalıştaya Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya başta olmak üzere, Yükseköğretim Kurulu Üyeleri, Tıp Fakültesi kökenli Rektörler, Yükseköğretim Kurulu Eğitim Komisyonu Tıp Çalışma Grubu Üyeleri, Tıp Dekanlar Konseyi Yönetim Kurulu Üyeleri, Tıp Sağlık Eğitim Konseyi Başkanı ve temsilcileri ile Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı.
“Tıp ve Sağlık Bilimlerinde Öncelikli Sorunlar ve Çözüm Önerileri Çalıştayı”nın açılış konuşmasını AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak yaptı. Rektör Prof. Dr. Solak, “27 Şubat 2013 tarihinde YÖK Başkanımız ve sağlık alanına mensup YÖK üyeleri ile birlikte Sağlık Bakanımıza yaptığımız ziyaret sonucu bir çalışmanın yapılması gerektiği ve 14 Mart tarihine kadar bu alanda bilgi sunan, çalışma yapan birimlerin sinerji oluşturarak, bilgi dokümanı halinde hazırlanıp sayın Başkana iletmeleri ve başkanımızın da Sağlık Bakanımızla paylaşmaları istendi. Tıp Sağlık Bilimleri Eğitim Komisyonu Başkanı olmam nedeniyle de bu toplantının ev sahipliği teklifini kabul ettik.” diye konuştu.
YÖK, düzenlediği "Tıp ve Sağlık Bilimlerinde Öncelikli Sorunlar ve Çözüm Önerileri Çalıştayı'nın sonuç raporunu Sağlık Bakanlığı'na sundu. YÖK'ten yapılan yazılı açıklamaya göre;
1. Üniversitede öğretim üyelerinin istihdamı ve öğretim üyelerinin kurumsal aidiyetinin artırılması
Üniversite hastanelerinde tam gün çalışma esastır. Bu kapsamda aşağıdaki çalışma modelleri değerlendirilebilir.
1.Üniversite hastanelerinde tam gün kadrolu çalışma: Üniversite Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezlerinde mesai sonrası sunulan sağlık hizmetlerinden Bakanlar Kurulunca belirlenen bir fark alınır (poliklinik ve konsültasyon hizmetlerinde %100-%200; yatan hastalardan alınacak fark; SGK, Sağlık Bakanlığı ve YÖK temsilcilerinden oluşacak uzmanlar grubunca önerilen miktar). Hastaların gereksiz şekilde mesai sonrasına yığılışını önlemek için, Mesai sonrası müracaat eden hastalar mesai içi ödediklerinin
2-3 katı kadar kuruma katılım payı öderler. Mesai sonrası sağlık hizmeti sunan akademik personel, mesai içi ürettiği hizmetin nicelik ve niteliğine uyan bir oranda elde edilen gelirlerden ek ödeme alır. Sevk zinciri sistemi dışında müracaat eden ve öğretim üyesi tarafından muayene edilen hasta kuruma fark öder. Sevk zinciri sistemi içinde Üniversiteye müracaat eden hasta ise ancak belirli bir öğretim üyesinden mesai içi hizmet almayı tercih ederse kuruma fark öder. Mesai dışı elde edilen gelirlerin vergi, kurum payı ve mesai dışı gelire katkıda bulunan diğer personele yapılacak ödemeler düşüldükten sonra geri kalan kısmı öğretim üyesine ödenir bu ödeme miktarı gelirin %50 sinin altında olmamalıdır. Bu nedenle mesai dışı gelirden kesilecek vergi miktarı %10 nun üzerinde olmamalı veya vergiden muaf olmalıdır.
2. Üniversitede tam gün, kadrolu çalışma + “kurum dışında hizmet verebilme”: Kurumlarınca belirlenen eğitim-öğretim, araştırma ve topluma sunulan hizmet standartlarını yerine getiren ve üniversite senatosu ve yönetim kurulu tarafından izin verilen akademik personel, üniversite dışında alanıyla ilgili hizmeti, kurumlarıyla hizmet anlaşması yapmış kuruluşlarda verebilir. Belirlenmiş eğitim-öğretim, araştırma ve topluma sunulan hizmet standartlarını yerine getiremeyen akademik personelin bu kapsamda izin verilen kurum dışı çalışması sonlandırılır. Sunulan hizmetle ilgili ödemeler, akademik personelin döner sermayesine yatırılır. İlgili akademik personele 2547/58-e maddesine göre ödeme yapılır. Mevzuat değişikliği ile kesintiler azaltılarak öğretim üyesine daha fazla ödeme yapılması motivasyonu artırır.Mesai dışı elde edilen gelirler, mesai içi tavan sınırlamalarına tabii olmamalıdır.
3. Yükseköğretim kurumlarında kurumun ihtiyacına göre sözleşmeli statüde öğretim üyesi istihdam edilebilir. Hizmetine ihtiyaç duyulan akademik personel sözleşmeli olarak çalıştırılabilir. Sözleşme, ihtiyaç duyulan alanlarda sağlık hizmeti ile teorik ve uygulamalı eğitim ve öğretim ile araştırma faaliyetleri kapsamında yapılabilir. Bu faaliyetlerin gerektirdiği işleri yapmak üzere çalışma saati başına belirlenen bir ücret dışında her hangi bir özlük hakkı olmaz. Sözleşme üniversitenin ihtiyaç duyduğu süre kadardır.
Tam gün çalışmanın özendirilmesine devam edilerek, dünya örnekleri dikkate alınarak sınırlı çerçevede diğer esnek çalışma modellerine de ihtiyaç duyulan alanlarda imkan sağlanmalıdır.
2.Üniversite Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezlerinin (SUAM) mali sorunlarının çözümü için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. SUAM’lar tarafından sunulan tüm hizmetler ücretlendirilmeli ve mevcut SGK fiyatları en az %30 artırılmalı, özellikli ve istisnai işlemlere yönelik farklı ödeme ve fiyatlandırılma modeli uygulanmalı, tamamlayıcı sağlık sigortası yoluyla gerekirse üst sınır belirlenerek fiyat farkı alınmalı, yeşil kartlı hastalar diğer genel sağlık sigortasına tabi hastalar gibi sevke bağlı olmaksızın doğrudan SUAM’ne başvurabilmelidir. Öğretim üyelerinin doğrudan kendilerinin sunduğu sağlık hizmetlerinin ücretlendirmesinin (akademik statüye göre, prof. , doç., yrd.doç., öğr.gör. gibi) farklı olması sağlanmalıdır. Üniversitelerin mevcut kadro potansiyelini kullanarak, döner sermaye gelirlerini (bilhassa tıp fakültelerinde) sağlık turizmi, özel sağlık sigortası ve SGK dışı alanlarda hizmet verilmesi gibi artırıcı uygulamalara fırsat verilmelidir. Yabancı uyruklu hastalara SUAM’de verilen sağlık hizmet fiyatları, Üniversite Yönetim Kurulu kararı tarafından, SUT fiyatı ile 5 katı arasında olmak üzere belirlenmelidir. Döner sermayelere aşırı yük oluşturan; başta 4b kapsamında çalışanlar ile denge tazminatı ödemesi (vergileri dâhil) gibi insan kaynakları, yatırım gibi maliyetler Üniversite özel bütçelerinden karşılanmalıdır.
6111 sayılı Kanun ile öngörülen ve sadece 2011 yılında ödenen öğretim üyesi farkının, ödenmeyen geçmiş dönemleri de içerecek şekilde ihdası ve bunun reel rakamlarla olması sağlanmalıdır. 2010 yılında ÜHBD tarafından önerilen, Almanya örneğinde olduğu gibi, ortak ihale de yapılabilmesine yönelik, kamu tüzel kişiliğine haiz "Üniversite Hastaneleri Birliği" yasal düzenleme yapılmalıdır.
Dileyen üniversitelere borçlarının kısa sürede ödenmesine yönelik düşük faizli uzun vadeli kredi kullanma imkanı sağlanmalıdır.
3. Üniversite Sağlık Uygulama Araştırma Merkezleri’nin (SUAM) kaliteli hizmet vermeye devam edebilmesi için sağlık insan gücü kapasitesi artırılmalıdır.
Üniversite SUAM'lerindeki öğretim üye ve görevlileri dışındaki uzman hekim sayısı, EAH’lerine göre çok düşüktür (EAH’lerinin %10’u). Devlet hizmet yükümlülüğü kapsamında kurumlar tarafından ihtiyaç bildirildiği takdirde, akademik kadrolar dışında (Sağlık Bakanlığı’nda yer alan ve 657 Sayılı Kanun’a tabi uzman tabip kadroları gibi) kadro tahsisi yapılarak, üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezlerine de uzman hekim verilmelidir. Üniversite bünyesindeki diğer araştırma merkezleri ile birlikte SUAM’lerine de kendilerine ait kadrolar verilmelidir.
Üniversite SUAM'larının hemşire ve diğer sağlık çalışanı ihtiyacının karşılanması ve sürekliliğinin sağlanması için gerekli tedbirler uygulamaya konulmalıdır. Mevzuat değişiklikleri ve özellikle Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen sağlık hizmet standartları gereği temin edilmek zorunda olunan kadroların Maliye Bakanlığı tarafından verilmesi sağlanmalıdır (Örn: Yoğun Bakım Standartları Genelgesi’ne göre gereken hemşire sayıları gibi).
4. Yeni tıp fakültelerinin açılması sorunu
Ülkemizde tıp fakültelerinin sayısı 74’ü faal olmak üzere 82 adettir; izin sürecindekiler: 4 adettir. Tıpta uzmanlık eğitimi veren tıp fakültesi: Devlet Üniv: 51; Vakıf Ünv:10; Sağlık Bakanlığı Eğitim Araştırma Hastanesi:50’dir. Dünyada nüfus başına en fazla tıp fakültesi ülkemizde mevcuttur (milyon nüfus başına 1,12). Ülkemizde mevcut Tıp Fakültesi sayısının diğer ülkelere oranla yüksek olması ve kuruluşunu tamamlayanlardan bazılarının bile henüz istenilen standarda ulaşamaması nedeniyle, yeni tıp fakültelerinin açılması yerine mevcutların geliştirilip güçlendirilmesi ve kurumsallaşmalarının tamamlanmasına gayret edilmelidir. Kurumsallaşmalarını tamamlamış, yeterli öğretim üyesi olan tıp fakültelerinde derslik, laboratuar, gerekli eğitim araç ve gereçleri gibi temel ihtiyaçlar sağlanarak, Eğitim Araştırma Hastaneleri (EAH) ile işbirliği (mezuniyet öncesi eğitim dâhil) protokolleri yapılmak suretiyle ülkenin ihtiyacına uygun sayıda öğrenci alınması sağlanabilir. Ancak işbirliği yapılan EAH’lerinin araştırma görevlileri kadroları ve eğitimleri ilgili tıp fakültesinin yönetim ve kontrolünde olmalıdır. Aynı il veya yakın illerde yer alan, kurumsallaşmalarını tamamlamış, yeterli öğretim üyesi olan tıp fakültelerinin gerekli alt yapı desteği sağlanmak koşulu ile iş birliği yaparak ortak tıp fakültelerinin veya programlarının açılmasına yönelik düzenlemeler yapılabilir. Bu fakültelere yabancı uyruklu öğrenci alınabilir veya Vakıf Üniversitelerindeki uygulama benzeri farklı bir yapılanmaya gidilebilir. Bu şekilde kontenjan artırımı yanında burada eğitime ve hizmete katkı verecek tıp fakülteleri ve öğretim üyelerine maddi kaynak oluşturulabilir.
Artık yeni tıp fakültesi ve Eğitim Araştırma Hastanesi açılması yerine var olanların kalitesinin ve verimliğinin artırılması sağlanmalıdır. Tıp fakültelerinin kendi arasında, tıp fakülteleri ile EAH’lerinin yapacakları işbirliği ile ihtiyaç duyulan kapasiteye ve 2023 hedeflerine ulaşılabilir.
5.TUS, DUS, YDUS kadrolarının adil dağılımının sağlanması gereklidir.
Tıpta Uzmanlık Kurulu tarafından TUS, DUS ve YDUS kontenjanlarını başta öğretim üyesi/eğitim sorumlusu sayısı olmak üzere, eğitim araç ve gereçleri imkânları; hasta kapasitesi (çeşitlilik ve sayı), eğitim kurumlarının fonksiyonları da dikkate alınarak hazırlanacak ölçütlere göre dağıtılmalıdır. Eğitimin ve araştırmanın ağırlıklı olarak gerçekleştirildiği birimler tıp fakülteleridir. Tıp fakülteleri sağlığın yenilendiği, geliştirildiği yerlerdir. Bu nedenle büyük illerde önceden var olan ve deneyimi olan EAH’leri hariç, sonradan kurulmuş ve imkânları kısıtlı EAH’lerine tıpta uzmanlık öğrencisi kadrosu verilmemelidir. Tıp fakültelerinde eğitim fonksiyonunun sürdürülebilmesi için anabilim dallarında asgari araştırma görevlisi ve hizmetin sürdürülebilmesi için mecburi hizmet yoluyla veya akademik kadro dışında uzman kadrosu tahsis edilmek suretiyle asgari bir uzman sayısı sağlanmalıdır. Yan dallarda mecburi hizmet kontenjanları (yeterli hizmet altyapısı olan EAH’leri hariç) sadece üniversite hastanelerine verilmelidir. Uzmanlık ve doktora eşdeğerliği kabul edildiği sürece eğitim kadrosu şartları ikisi içinde aynı olmalıdır. Tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimi için asgari standartlarını sağlayamayan birimlere uzmanlık öğrencisi verilmemeli, eğitim yeterliliğini kaybetmiş birimlerde koşulları düzelinceye kadar eğitime ara verilmeli ve uzmanlık öğrencisi kadrosu verilmemelidir. Mevcut sağlık insan gücü kapasitesi dikkate alınarak tıp ve sağlık bilimlerinde uzmanlık eğitimi veren kurumların (tıp fakültesi, diş hekimliği, EAH) sayısı sınırlandırılmalı; yeni birimlere somut bir ihtiyaç ortaya konmadıkça izin verilmemelidir.
6.Tıp ve sağlık bilimlerinin diğer alanlarında eğitimin kalitesinin geliştirilmesi için çalışmalar artırılmalıdır.
Tıp ve diğer sağlık bilimleri alanında nicelik yanında kalite ölçütlerinden de taviz verilmemelidir. Tıp, diş hekimliği, eczacılık, hemşirelik, ebelik, fizyoterapi ve rehabilitasyon, besleneme ve diyetetik ile diğer sağlık bilimlerinde eğitim ve öğretimin gerek insan gücü, gerekse eğitim alt yapısı standartlarına haiz olmayan kurumlarda eğitim kesinlikle yapılamamalıdır. TUS, DUS gibi sınavlar eğitimin kalitesini artırıcı tarzda hazırlanmalı, pratik eğitimin önemini azaltıcı durumdan çıkarılmalıdır.
7.Üniversite ve EAH’leri arasında işbirliği özendirilmelidir.
Kaliteli sağlık hizmeti sunulmadan kaliteli bir eğitimden söz etmek mümkün değildir. Ülke kaynaklarını etkin ve verimli kullanmak, sağlık alanında eğitimin ve hizmetin kalitesini ve yaygınlığını artırmak için uygulama alanı olarak EAH’lerinin Üniversitelerle işbirliği özendirilmeli ve verimli çalışmanın sürekliliği için gayret sarfedilmelidir. İşbirliğinde koordinasyon yetkisi üniversitelerde olmalı ve tam bir işbirliği sağlanmalıdır. Bu şekilde hem EAH’lerindeki akademik dışı personelin eğitimine de katkıda bulunulmuş hem de EAH’sinde olmayan branşların eksikliği giderilmiş olur. Bu işbirliği sırasında akademik ve idari yöneticiler arasında oluşabilecek uyumsuzluk ve problemlerin öngörülerek mevzuatta net olarak çözülmesi gerekir. Hastane yöneticilerinin eğitime gerekli önemi vermeleri sağlanmalı, “eğitim performansı” da “hizmet performansı” gibi takip edilmelidir. EAH’leri mezuniyet öncesi eğitime (öğrenci staj ve pratik uygulamaları) de destek sağlamalıdır. Tıpta uzmanlık eğitiminde işbirliği imkânları geliştirilmelidir. Ancak öğrenci eğitimi ile doğrudan ilişkisi olmayan ve bu konuda gereken bilimsel yeterlilik (yayın vd) ve tecrübesi olmayan uzmanlara akademik unvan verilmesi uygun değildir.
8.Eğitime verilen yetersiz bütçe desteği, gereken düzeyde artırılmalıdır.
Mezuniyet öncesi tıp eğitiminin, tıpta uzmanlık eğitiminin ve sağlık bilimleri alanındaki eğitimin kalitesinin artırılmasında kullanılmak üzere bütçede gereken artışlar temin edilmelidir. SUAM’lar sadece tıp fakültelerinin değil aynı zamanda diğer sağlıkla ilgili fakülte ve yüksekokulların da uygulama birimidir. SUAM'nin sunduğu sağlık hizmetinin yıllık bedelinin en az %20'sine karşılık gelen miktarda eğitim gideri mevcuttur. Bu miktar araştırma görevlisi, öğrenci sayısı ve yabancı öğrenci durumuna göre artırılmak üzere eğitim ödeneği olarak Üniversite Özel Bütçelerine aktarılmalıdır. Performansa dayalı ödemede sağlık hizmeti sunumuna katılmayan sadece eğitimde görev alan öğretim üyelerinin eğitim hizmetleri için döner sermaye kaynakları dışında ek bütçe desteği sağlanmalıdır.
9.Araştırma ve inovasyon için ek bütçe verilmelidir.
Üniversitelerde yapılan bilimsel araştırmalar bir ülkenin geleceğidir ve ülke kalkınması için temel şartlardandır. Bilimsel araştırmalara verilen devlet desteği artırılmalı, niteliği yüksek, katma değer oluşturan araştırmaların yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. BAP’a döner sermaye kaynakları dışında (Döner sermayeden BAP kesintisi yerine), örneğin sadece özel bütçeden BAP'ne kaynak sağlamak gibi, ek bütçe sağlanmalı; asgari TÜBİTAK ölçütlerinde değerlendirilmek üzere projeler buradan desteklenmelidir. Maliye Bakanlığı’ndan yapılacak aktarma dışında TÜBİTAK’ın kullanılamayan bütçesinin de bu amaçla kullanılabilmesi sağlanabilir.
TUBİTAK projelerinde olduğu gibi BAP projeleri kapsamında da araştırma görevlisi çalıştırabilmek mümkün olmalıdır.
Bünyesinde değişik Araştırma Enstitülerinin yer alacağı, sağlık alanında ileri düzey araştırmaların yapılacağı "Ulusal Sağlık Araştırmaları Kurumu" kurulmalıdır.
10.Ülke imkanlarının el verdiği ölçüde hekimler ve diğer tüm sağlık çalışanlarının maaşlarına gerekli iyileştirmeler yapılmalı; iyileştirmelerden emekliler de yararlandırılmalıdır.